Diyeceksiniz ki, "İyi ki bir Kazdağları'na gitti, ha bire orayı mı anlatacak!?" Ama İrfan'ı anlatmam lazım. "İrfan'ın Yeri" anlatılası bir yer!
Kazdağları ahalisinden birine bu akşam nerede yiyelim diye danıştık. Bize İrfan'ın Yeri'ne gitmemizi önerdi. Bir de üstün körü tarif etti:
-Küçükkuyu'ya geldikten sonra Assos'a doğru giderken, hemen oracıkta sahilde!
Bulunmuyor efendim, bulunmuyor! Tarifte yanlış birşey yok, ama bu tarifle bulabilen olursa lütfen bize yazsın, ben seve seve bu yön duygusu kuvvetli, zeki şahsiyete Bay Afiyet ve Bayan Bal Şeker'den yıldızlı pekiyi almış lokantalardan birinde bir yemek ısmarlarım.
Fakat gördük ki, bulunmasının kolay olmadığının farkına varan girişimci İrfan yol boyunca "sıcak sıcak" tabelalarını koymuş.
Bir de çok sevgili telefonum vasıtasıyla yüce google'a ulaşıp, "İrfan'ın Yeri" diye yazdığımda, İrfan'ın Yeri'nde sevdiği adamın kendisine nasıl evlenme teklif ettiğini anlatan bir blog yazısı karşımıza çıkınca, biz bir süre sonra İrfan'ı bulduk!
İrfan yaşını kestiremediğim bir adam: Dede mi, baba mı bilemedim. Yüzünde sağlıklı, mesut bir ifade. Kızı mı, gelini mi, karısı mı çıkaramadığım bir kadın yemekleri hazırlıyor. Televizyonda vahşi, yarı çıplak bir amerikan güreşi programı var. Sesi kısık. Onun yerine Zeki Müren "arım, balım, peteğim" söylüyor. Mekanda sadece iki masa var! İki masa, bir soba, bir kanepe ve bir yatak! (yanlış okumadınız, aynen öyle)
Rakı, biraz meze ve lüfer ısmarladık. Anladım ki, biz İstanbul'da taze taze diye kendimizi kandırıyormuşuz. Meğerse taze balık bambaşka birşeymiş. Selam olsun İstanbul'daki tüm balık lokantalarına!
Çok arayarak bulmuş olmanın, bulduğumuzun şahsına münhasırlığının ve tabi biraz da rakının verdiği başdönmesiyle, ilk önce ufukta, karanlıkta duran turuncu lekeye bir anlam veremedim. Biraz sonra kendime geldim:" Aa! bu ay! Denizden mandalina gibi bir ay doğuyor! "
O esnada kendinden biberli şahane bir roka salatasını masamıza getiren İrfan'ın kızı/karısı/gelini "hmm, evet buradan her gece böyle doğar" dedi, omuz silkerek.
Biz İstanbullu naçiz kullar, lüferin lezzetine gösterdiğimiz şaşkınlığı, bir de kendini mandalina dilimi sanan aya gösterdik.
İrfan'ın yerinde evlenme teklif etmeye kalkarsanız tutar mı bilmem, o konuda ben de başka bir blogcunun yalancısıyım. Ama ben size taze balık yiyebileceğinizi, içtenlikle ağırlanacağınızı, ve sizi şaşırtan birşeylerle karşılaşacağınızı garanti edebilirim.
İrfan'ın Yeri anlatılmaz, yaşanır.
PS: Yol için tarif almak isterseniz, İrfan tel no: 0286 7640007
Bayan Bal Şeker
12/05/2010
12 Mayıs 2010 Çarşamba
İrfan'ın Yeri
Etiketler:
assos,
balık lokantası,
gezi,
İrfan'ın Yeri,
küçükkuyu,
lüfer,
roka,
turuncu ay
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Benim merak ettiğim birşey var, istanbul'lulara özel assos tarifesi varmış sizi de paketlediler mi ? yoksa hesap ehven miydi.
Afiyet olsun.
İki lüfer, iki tek rakı, salata, yaprak sarma, beyaz peynir, kalamar tava toplam 90 verdik. İstanbul paketi sayılır mı?
Sayılır..50 bilemedin 60 bunlar.
Plakayi görünce sevindirik oluyolar zaten..
Biz ilk kez 3 sene önce bir sabah kahvaltıya gittik ve akşama kadar kalkamadık,O zaman istanbulluyduk,şimdi buralarda bir otelimiz oldu.İrfan abinin yeri hiç değişmedi,aynı lezzet fiyat makul zaten aile gibi olduk.Bizim kızı teyze çok sallayıp uyutmuştur o yatakta.7 aylık hamileydim torunu mert'in kayıkta eşimle resmen batmıştık kış günü.Herkes kıyıda seferber,kahkaha kıyamet...Çok özel bir yerdir bizim için,tavsiye ederiz.Yazın ayrı güzel,kışın bambaşkadır...
bizi tercih ettiniz için teşekkür ederiz yerimiz derin kalbimiz serin sizi tekkrar bekleriz
Yorum Gönder