10 Mayıs 2010 Pazartesi

Köyümüze Starbucks gelmeden

Kazdağları İstanbul'dan kaçanların sığındığı bir yer. Hatta öyle ki, Adatepe Köyü'nde oranın yerlisi olarak sadece 16 (onaltı) kişi kalmış! Ahalinin geri kalanı Etiler, Bebek, Nişantaşı görmüşlerden.


Tam olarak neden kaçtıklarını pek anlamadım. Zira, çok güzel bir pansiyon sahibi, en büyük arzusunun buraya Starsbucks'ı getirmek olduğunu söylediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Yüzünde espri yaptığına dair ufak bir mimik boşuna aradım.

Anladım ki, İstanbul'dan kaçmak kolay, önemli olan insanın içindeki şehirliden kaçabilmesi. Sorun şehirdeki köylüden ve köydeki şehirliden kaynaklanıyor.


Kazdağları'a, gittiğinizde konaklayableceğiniz birbirinden zevkli küçük pansiyonlar var. Hangisinde kalırsanız, kalın, bir kere olsun yemek yemeye Çamlıbel Köyü'ndeki Zeytinbağı Oteli'ne gidin. Zeytinyağlı çağla, peynir soslu gaymacık otu, ısırgan otlu börek yiyin.



Zeytinbağı insana yaşadığını hissettiren, hayatın güzel olduğunu düşündüren ve cennetin bu dünyada, hem de köşe başında olduğunu farkettiren bir yer. Cennet, cennet deyip te, konu mankeni olarak börek fotoğrafı koymak ta tam bana göre! Ama huri-nuri fotoğrafı koyacak değilim ya! Hem siz de burları tıkladığınıza göre, siz de "lezzetin peşinden here yere!" ruhuna sahipsiniz.


Zeytinbağı'nda konaklamanın bedeli iki kişi 250 TL. Bu fiyata sabah kahvaltısı ve eşsiz bir akşam yemeği de dahil. Ege otlarıyla tanışıp, yeni yemekler öğrenmek isteyen misafirler için yemek kursları da var.


Birileri hayallerini gerçekleştirip, Zeus tapınağı'na yan bakan bir Starbucks açmadan Kazdağları'na gitmenizi öneririm.

Hem bu dünyada cenneti yaşamak için, hem de başka nerede zeytinyağlı çağla yiyeceksiniz?

Bayan Bal Şeker
12/05/2010

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails