24 Ağustos 2011 Çarşamba

Beyoğlu'nda bir isimsiz, a.k.a. oto yıkama

Eğlenmek için, muhabbet için, cesaret için, ya da sıkıntıdan içer insan.
Kimi zaman aşktan, hasretten, dertten dolayı içer.
Unutmak için de içilir: gerçeklerden uzaklaşmak için; kafayı tatile sokmak için.



Eğer amaç unutmak, gerçeklerden uzaklaşmak ise, insan çok fazla şey beklemez. Bir meyhane olsun, masada karşında oturandan başka tanıdık kimse olmasın. Beyaz peynir güzel olsun, rakı soğuk olsun, bir de yemeğin sonunda gelen hesap içkinin tüm etkisini ortadan kaldırıp ayıltmasın.



İstiklal Caddesi'ndeki Ağa Cami'nin arka tarafında, taksi durağının karşısında ikinci katta bir meyhane var. Adı yok. Hafif meşrep kadınlar gibi, canınız ne isterse öyle hitap ediyorsunuz. Eskiden aynı yerde bulunan oto yıkamacıdan dolayı, meyhaneye "oto yıkama" diyenler çoğunlukta. Balığa "kuzu bunlar, kuzu!" diyen bir milletin evlatlarıyız. Meyhaneye de oto yıkama deriz elbet.

Oto yıkama o kadar basit ki, ne anlatacağımı bilemiyorum. Ama ben basiti severim. Yormaz. Neyse odur. Süpriz yoktur. Bildiğin, beklediğindir.

Oto yıkama'da da yediğin; anıyla şanıyla, beyaz peynir, kavun, acılı ezme. İçtiğin; tüm heybetiyle, rakı. Meyhaneci samimi, garsonlar iyi niyetli.

Müşteriler aslında genellikle tanıdık, ama herkes karşısındakinin gözünün içine bakıyor. Başka birşey görmüyor. Zira oto yıkamada içiliyorsa anlatacak ve unutacak çok şey var.



Hesap sizi korkutmasın, hakettiğinden bir kuruş fazla değil. Ama tabi burası meşur oldukça, mahkeme kararıyla ismini değiştirir mi, estetikle burnundaki deviasyonu düzeltir mi, bilemem. Şimdilik samimi ve gerçek. Benden bu kadar.

Bayan Bal Şeker
24/08/2011

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Huysuz ve tatlı Coco Lezzone


Size Floransa'da çok özel bir lokantadan bahsedeceğim.
"A-aa daha dün Istanbul'da yazın tadını çıkarın diyordu, nereden çıktı şimdi Floransa" diyorsunuz değil mi?
Daldan dala uçma hakkımı kullanıyorum.
Hem kimbilir, ya karşınıza bir Floransa seyahati çıkarsa bu sonbahar? Bayan Bal Şeker'i ciddiye alıp, bir kerecik denemez misiniz bu Fiorentina mutfağının gözbebeği lokantayı?


Adı Coco Lezzone. Haliyle, "ana caddeden giderken hemen bakkalın ordan sola sapın" diye tarif edemeyeceğim size ta Istanbullardan. Ama www'si budur. Adresi de Via del Parioncino 26'dır. Nasıl olsa bir harita edinirsiniz, hemen merkezdekı bu dar sokağı bulursunuz.


Coco Lezzone 1800'lerde şehre mal getiren köylülerin çıkınlarındaki yemekleri yemek için girdikleri ve sadece şarap satın aldıkları küçük bir dükkanmış. Zaman içinde, hem el, hem de isim değiştirerek bugünkü halini almış.

Dükkan hala çok yalın. Tipik bir esnaf lokantası gibi. Öyle ki, Serra Yılmaz'dan Pavarotti'ye, tüm meşhur müşteriler ile çekilmiş fotoğraflar gururla sergileniyor.


Çok şahsına münhasır, "cins" bir yer olduğu da şüphesiz! Örneğin menüde altı çizilmiş şekilde "Bu lokanta senelerdir geleneklerini korur: Kahve vermeyiz, kredi kartı kabul etmeyiz" yazıyor. Antipasti'nin "eğer varsa" verilebileceği, crostini'nin ise "ara sıra" bulunduğu fütursuzca menüye yazılmış.

Burnundan kıl aldırmayan menüde yazan en hoşuma giden şey ise cep telefonu sesinin yemeklerin tadını bozduğu iddiası oldu.



Yemeklerin lezzeti ise olağanüstü! İşte o yüzden, tıpkı huysuz ve tatlı bir kadını sever gibi, gidiyor insan Coco Lezzone'ye.



Unutmayın! Nasıl Palazzo Vecchio'nun önünde gördüğünüz gerçek David heykeli değil ise, İtalya'da yediğiniz her lokanta da size gerçek lezzeti vermez.
Coco Lezzone
gerçek.

Bayan Bal Şeker
15/08/2011

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Yazlık İstanbul




Şehre yaz geldi. Yakında da gidecek.

Yeterince tadını çıkarıyor musunuz yazlık İstanbul'un?

Ortaköy'deki House Cafe'nin denize sıfır iki kişilik masalarında yemek yemeden yazı bitirmeyin derim;

çünkü bu günlerde bulutlar pek bir cazibeli,
çünkü İstanbul gibisi yok,
çünkü hayat kısa..

Bayan Bal Şeker
13/8/2011




Related Posts with Thumbnails