25 Ağustos 2009 Salı

"Entrecôte de Paris" olmak kolay değil

Birşeyi yoktan var etmek kadar, elde edilmiş bir başarıyı sürdürmek, beklentileri karşılamak ta zordur. Her ikisine de saygı duymak lazım. Üstelik, sıfırdan yaratmaya çalışan başaramadığında sırtını sıvazlayıp içinde "kader", "şans", "bir dahaki sefere" kelimeleri geçen cümleler kurarken, aynı anlayışı mevcut başarıyı sürdüremeyene göstermeyiz. Onun adı "beceremedi" olur.

Bu açıklamaları yaparak Kanyon'da açılmış olan Entrecote de Paris'yi anlatmadan önce herşeye rağmen adil olmaya çalışıyorum.

Entrecote de Paris ilk önce Nişantaşı City's'de açılmıştı. Oradaki vasat yemek tecrübesini unutarak, tabiki Bay Afiyet'in talebi doğrultusunda Kanyon'da açılan Entrecote de Paris'ye gittik bir öğlen. Dükkanın bir
önceki resto/bar/klüp dekorasyonunu değiştirmedikleri için, kırmızı beyaz pötikare örtülü bohem fransız köy havası ile, Istanbul'un şıkır şıkır boncuklu, hafif loş tiki trendy gece hayatının birbirine karıştığı bir dekorasyon vardı.

Sezar'ın hakkı Sezar'a, Cafe de Paris sos güzeldi. Bilmiyorum şef sosu bizzat burada mı yapıyor, yoksa merkezden hazır mı geliyor, fakat fotoğrafla da belgelediğim gibi tabağı sildik, süpürdük!

Salata ise, ki Entrecote'un salata sosu da en az etin sosu kadar meşhurdur, garibandı, boynu büküktü. Mayonezden ibaret salata sosu ile kolaya kaçılmıştı. "O.. çocukları" filminde Özgü Namal'ın, sinema seyircisine saygı duymayarak Italyan bir kadını hiç italyanca öğrenmeden yutturmaya çalışması gibi, burada da, ben salatayı mayonezli yapayım, nasıl olsa yerler, nasıl olsa aslını bilen olmaz dememişlerdir umarım.

Servis iyi niyetli, ama yetersizdi. Peki tekrar gider miyim? Cafe de Paris sos için giderim! Özgü Namal'ı seyreder miyim? hayır.

Bayan Bal Şeker
25/8/2009
Related Posts with Thumbnails