30 Temmuz 2011 Cumartesi

Ne Chicago’su? Ne Sports Bar’ı?!

Olumsuz yazılar yazmak hoşuma gitmiyor. Hep lezzet, zevk ve keyif üzerine yazmak istiyorum. Ama kötüye de kötü demek lazım; ki keyfinizi bozacak şeylerl karşılaşmayın.
Zekeriyaköy’ün çarşısında Chicago adlı bir “cafe sports bar” açılmış. Burası pazar gazetelerinin içerisine reklam broşürü koyarak dikkatimizi çeken ve önünden üç kere gectikten sonra gitmeye karar verdigimiz bir yer.

Zekeriyakoy’ün çarşısı ne yazık ki hala tam oturmamış ve bir sürü boş dukkan var . Bir iki dükkan dışında pek tutulan yer yok. Onlardan biri de dogal olarak Eczane, yani gitmeye mecbursunuz. Zekeriyaköy halkı genelde sehirde yemek yemegi ve evine dondugu zaman ise evinin bahcesinde keyif yapmayı seviyor. Onun için Zekeriyakoy’de bir lokanta açılacaksa hem konsepti, hem lezzeti özellikle iddialı olmalı diye düşünüyorum.

Muhtemelen bu düşüncelerle Zekeriyaköy’de bir sports café bar açmaya karar vermişlerdir. Fakat olmamış. Olayın yakınından bile geçmiyor gerçekleşen. Burada ne Chicago esintisi var, ne sports bar, ne de café! Olsa olsa bir yol üstü büfesi olur. Fiyatlar inanlmaz abartılı! Yemeklerin görünüşü, insanı tereddüte düşürüyor. Mesela aşağıdaki fotoğraftaki şey aslında bir limonata.



Lezzeti bir felaket! Aslında bir hamburgeri, bir sosisi ne kadar kötü yapabilirsin ki değil mi? Ama olabiliyormuş.



Bir chili hotdog istedik, pişman oldum. Herşeyden önce menüdeki resim ile, masamıza gelen şeyin alakası yoktu. Soğanlar yarım ay şeklinde kesilmişti halbuki minik minik olmalıydı; üstündeki cheddar peyniri (ki kesinlikle cheddar degildi) rendelenmeliydi; chili sosda ya kıyma yoktu ya da fasulye. Yani sizin anlayacağınız, sofraya bir boz ayı getirmişler, aslında bu bir ceylan diye tanıtıyorlardı.



Ambiyans? Ne spor ile ilgili bir aksesuar var, ne televizyonda spor görüntüsü. Az gelişmiş bir muzik duyuluyor hoperlörlerden..

Sonuç olarak, güzel bir fikir ile yola çıkmışlar, potansiyali olan bir nokta bulmuşlar ama kesinlikle uygulamaya koyamamışlar. Tavsiye etmem. Ama yine de siz bilirsiniz, her koyun kendi bacağından…

Bay Afiyet
30/07/2011

Not: yine zekeriyakoy carsıda bulunan ve yaklaşık bir sene evvel bir yazımda bahettigim 'Rafina' isimli şarküteri ise kendini cok geliştirdi. Hem elemanlarının kalıcılığı, hem de sahiplerinin bire bir ilgilenmesinden dolayı, lezzetli ve sevimli bir iş çıkışı buluşma noktası oldu. Kendilerini içtenlikle tebrik ederim.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Ba-yıl-dım

Ben Münferit'e bayıldım! Galatasaray Lisesi'nden Tophane'ye doğru inerken sol kolda yer alan, meyhane rolü yapan gourmet bir lokanta burası. Mezeler harikaydı. Servis harikaydı. Lokantanın konumu, dekorasyonu harikaydı!

Yoksa ben yeni hayatımın ilk gününün sarhoşluğu içindeyken, bir de karşımda dolunayı görünce, bana herşey harika mı görünmeye başladı?

İtiraf etmeliyim ki pahalı bir yer Münferit. Ama helal ediyorum! Değerdi! Zaten daha önce de dediğim gibi, ben bir yemek hovardasıyım, ona şüphe yok.

Ama sanırım bir kere daha gitmeliyim Münferit'e abartıp abartmadığımı anlayabilmek için. Tamamen araştırmacı gazeteci blogger ruh haliyle, sadece siz okuyucularıma doğru rapor verebilmek için. Yoksa kendim için birşey istiyorsam namerdim!

Bayan Bal Şeker
15/07/2011

Not: Münferit'i benimle beraber keşfeden gezgin ve meraklı beyefendi, ahtapotlu kuskustan bahsetmezsem ahtapotun hatrı kalacağını bildirdi. Haklı. Kuskus kuskus olalı, bu kadar lezzetli olmamıştı.
Related Posts with Thumbnails