13 Mart 2012 Salı

Özgürmüş gibi

Ofiste çalışırken bir anda kafamın içindeki gürültüyü, soruları ve onlara veremediğim cevapları olduğu gibi bırakarak kaçtım, arabaya atlayıp Kanlıca'ya gittim. Bir tür okul kırmak gibiydi!

Kanlıca Istanbul'un hala sakin kalabilmeyi başarabilen, şehrin geri kalanıyla aynı tempoda yaşamayan bir semti.


Kanlıca vapur iskelesinin hemen yanındaki İsmail Ağa Kahvesi'ne gittik. Denizin üstünde, hemen cam kenarında iki kişilik bir masaya martılar gibi kurulduk. Çaylar, tostlar patates kızartması ( ah keşke bira da olsaydı) bir saat içinde yavaş yavaş tükendi.


Deniz gri, hava kurşuni, çaylar allı. Martılar ise özgürmüş gibi uçuyorlar ama nafile. Ne kadar uçsalar da bırakamıyorlar boğazı, balıkları, vapurları.


Siz de bir gün, kendinizin bile hiç beklemediği bir zaman kaçın! Kendinize zaman ayırın, okul kırın, işi kırın, dinlendirin düşüncelerinizi, İsmail Ağa Kahvesi'nde İstanbul'u seyrederek bir çay için. Özgürmüş gibi hissedin.


Nasıl olsa sonra martılar gibi donceksiniz balıklarınıza, vapurlarınıza, boğaza. Dönüp dolaşıp hepimizin gelececeği yer sevdiğimizin yanı. Hiç birimiz özgür değiliz, gönülden bağlıyız.


Bay Afiyet
16/03/2012
Related Posts with Thumbnails