Bir lokanta hakkında yazı yazarken hiç bu kadar kararsız kalmamıştım. Beğenip beğenmemek arasında gidip geliyorum. Sevdim mi, sinir mi oldum karar veremiyorum. Niye bu
Mest beni böyle yaptı, hiç anlayamadım.
Mest Reşitpaşa'dan Emirgan istikametine giderken, körler okulunu geçince hemen sağdaki sokakta. Muhitteki derme çatma binaların arasında, dışardan yüzük taşı gibi gözüküyor. İçeri girdiğinizde de, çok sofistike bir yere geldiğinizi hemen hissediyorsunuz.
Ana oğul işletiyorlar mekanı. Güleç ve hayli konuşkan oğul sizi buyur ettikten sonra,
"Anneeeee, bugün ne yemeğimiz var?" diye mutfağa doğru sesleniyor.
Çok hoş bir bayan zerafet ve tutkuyla o gün hazırlamış olduğu güzellikleri size sıralıyor.
"Efenim, süt çorbamız var, ördeğimiz var, ördekler Fransa'dan geliyor, Türk ördekleri biraz küçük oluyor, balık isterseniz, dil balığı ikram edebilirim."
Çok düzgün ve kaliteli catal bıçak ve tabaklar, duvarda enfes tablolar. Hayli konuşkanlık hariç, buraya kadar on numara gibi herşey.

Bir tarafta oturma köşesi, diğer tarafta uzun mermer masalar, bir yanda ise açık bir mutfak var. Kalabalık toplantılar organize etmek için çok müsait bir mekan. Zaten pek çok akşam, mekanı gruplar için kapatıyorlarmış. Yemek kursları da organize ediyorlarmış. Sadece salı geceleri iki başınıza gelmeye müsade varmış.

Önce bir süt çorbası içtim. Sonra, ördek yedim; ta Fransa'dan geldiğini bile bile. Lezzetli miydi? Çok lezzetliydi. Bunca yolu teptiğine değmiş.

Tatlı olarak kestaneli çukulatalı bir tatlı yedim ki, beni benden aldı!
Ama inanın açıklayamıyorum, bunca lezzete rağmen, içimden buraya tam not vermek gelmiyor.

Fiyat mı beni irkiltti? Evet oldukça pahalı, ama hayır, yegane neden bu olamaz. Lezzet karşısında hovarda olabilirim.

Yoksa diyorum, samimiyetsizliğin temsili gibi dükkanın orta yerinde duran boks yastığı mı bu tereddütümün kaynağı? Hmm...
Bayan Bal Şeker
22/02/2011