5 Temmuz 2010 Pazartesi

Denizli'de lezzeti buldum!

Hayat yoğun! Günlük işler, aile, iş seyahatleri, bir de tennis, basket, misket derken yıllar hızla geçiyor. Bu keyifli koşuşturmanın içinde, ara sıra durup, kendimizi ödüllendirmemiz lazım. Benim için en iyi ödül güzel yemek yemek.

Geçen ayki iş seyahatlerimden birinde yolum Denizli’ye düştü. İş bir yana, yediğimden içtiğimden pek memnun kaldım!

Denizli’de o gün tanıştığım ve tanışır tanışmaz beraber kahvaltı ettiğimiz yeni dostlarımla, iki saat sonra da öğle yemeğine gittik. Yeniden yapılanma geçiren Denizli’nin arka sokaklarında, toz duman arasında, yanyana bir sürü küçük kebap dükkanı var. Bunlardan Enver Kebab'a girdik. Giriş katında bir odun fırını var, üskatta ise “aile salonu”, BalŞeker’in en sevdiği konsept.


Enver Kebab’ta hayatımda yediğim en güzel etlerden birini yedim. Buraya öncelikle, aç gitmenizi öneririm: yemekler büyük bir tepside ortaya geliyor. En hızlı yiyen en çok yiyor. Benimle beraber sofraya oturanlar, pek doyamamış olabilirler.

Ikinci olarak, yemekten önce ellerinizi iyicene yıkayıp sokağın kirinden pasından arınmanızı tavsiye ederim, çünkü burada çatal bıçak yok. Sıcak ve yağlı lavaş ekmeğini koparıp, içine kuzu eti koyup afiyetle yiyiyorsunuz. Bir et ancak bu kadar lezzetli olabilir! Baharatsız, marine edilmeden. Bir yandan da taze domates ve sivri biberi götürüyorsunuz.


Enver Kebab’taki lezzet uzun zaman damağımdan silinmeyecek gibi. Umarım sizin de yolunuz bir Denizli’ye düştüğünde, bu yazıyı hatırlar, onca kebabçının arasından Enver Kebab’ı bulursunuz ve dostlarla birlikte lezzete yumulur, karnınızı bir güzel doyurursunuz.


Bay Afiyet
03/07/2010

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails