O gün A noktasındaki bendeniz ile, B noktasındaki Bay Afiyet arasındaki en yakın noktada bulunan lokanta olduğu için, aylık "Bay Afiyet ve Bayan BalŞeker piyangosu" Etiler Akmerkez'in kuyruğundaki Paper Moon'a çıktı.
Öğle saatlerinde Polat Alemdar kostümlü beylerin özellikle rağbet ettiği bu restaurant, açıldığı günden beri popülerliğini kaybetmedi. Bu popülerliğin nedeninin çabuk, düzgün, standart iş yemeği ambiyansı olduğunu sanıyorum. Bunun haricinde, peşine düşülecek bir lezzet tadamadım:
Somon ızgara, kıtır bir kabuğun altına saklanmış, havuçlu, domatesli bir mevsim salatası eşliğinde geldi. Balık az pişmelidir. Yumuşak olmalı, kendi haline bırakılmalıdır. Nasıl olsa balığı pişirerek öldüremezsiniz, ancak üzerine tatlı yenince ölür balık. Bu somon ise, balıklığını unutmuş, mevsim salatasının yanına yatmış bonfile taklidi yapıyordu.
Ossobuco lezzetliydi, fakat o da yanındaki risottoyu sırtında taşıyordu.
Sezar'ın hakkını Sezar'a bırakayım, Bay Afiyet'in yediği spaghetti alle vongole, şayet yemekler arasında çan eğrisi uygularsak iyi not alırdı. Fakat ödediğimiz hesaba göre içimden çan eğrisi yapmak hiç gelmiyor.
Ortaokul sınavlarına hazırlandığım dönemde, cuma akşamları televizyonda Kağıttan Bebekler ("Paper Dolls") adlı bir dizi oynardı. Ben de sadakatle seyrederdim. Bir cumartesi sabahı sınava hazırlık kursuna gitmek için hazırlanmaya çalışıyordum. Fakat çantam hazır değildi, kitabımı bulamıyordum, babam beni kursa götürmek üzere çoktan arabaya binmişti ve kornaya basıyordu. Ben kitabımı bulmak için odamda dört dönerken, annem odama girip açtı ağzını yumdu gözünü; "Bu böyle gitmez! Eğer o dizideki kızlar gibi kağıttan bebek olmak istiyorsan böyle devam et! İstersen otur hergün televizyon seyret! Yok eğer kağıttan bebek olmak istemiyorum diyorsan da, o zaman bu dizi artık seyredilmeyecek, cuma geceleri erkenden yatılacak, bu çanta akşamdan hazırlanacak, ödevler eksiksiz yapılacak ve adam gibi çalışılacak!"
dedi bir hışımla. O dizideki kızlar gibi olmaya zaten endamım müsait değildi. Ama kunduza yavrusu güzel görünür misali, annem bunun farkında değildi herhalde. Her ne ise, o gün bugündür, kağıttan dizileri zevkle seyretmekten vazgeçmediysem de, annemden aldığım ivme ile çalışıyorum; çalışıyorum ki üçüncü boyutum olsun. Paper Moon'un da üçüncü boyutu için daha çok çalışması lazım. Ama öte yandan iki boyutlu haliyle de bize kendini satıyorsa, niye fazlası için çabalasın, değil mi?
Bayan Bal Şeker
7/5/2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder