Ne güzel bir hobimiz var! Ye, iç, gez, tat ve yaz! Güzel bir yerde lezzetli bir yemek yemenin ve bunu da sevdiklerinle paylaşıyor olmanın karşılığı herhalde mutluluktur. Işte bu mutlu anlardan birini yakın zamanda Antalya'da yaşadım.
Plansızca gelişen Antalya’nın eski bir sayfiye yeri olan Lara’da, birbiri ardına açılan alışveriş merkezleri ve İstanbul menşeili popüler lokantalarının arasında has Antalyalılar tarafından işletilen şahsına münhasır guzel bir lokanta keşfettim: Zaruri!
Zaruri Lara’da, Barınaklar Bulvarı'na çıkan ara sokakların birinde yer alan “avangart lakin mütevazi” bir meyhane. Bir apatmanın giriş katında bulunuyor, ama sevimli, rahat, güzel.
Lokantanın sahipleri Zaruri’yi “fevkaladenin de fevkinde içkili” “kendi halinde, küçük bir lokanta” olarak tanımlıyorlar. “İkindi vakti açılır, vakitlice kapanır... pazarları ikinci bir emre kadar kapalıdır...
müzik cansızdır... caz yapılmaz, caz çalınır...
deniz manzarası şimdilik yoktur...
iddialı değil ısrarcı bir müessesedir...” diye tanımlıyorlar.
Menüleri meze ağırlıklı; herşey özenle tasarlanmış, hazırlanmış ve sunulmuş. Ama bu lokantada öne çıkan yemeklerden çok, işletme sahipleri: Iki ortak, ikisi de birbirinden matrak! İkisi de çok zeki ve hoş sohbet. Bütün gece masalar arasında dolaşıp, sohbet eden bu ikili, kendi tabirleri ile, biri sonradan gurme, diğeri ise aslında nörolog ama fakat artık degil.
Antalya’lıysanız veya bir aile tatili veya kongre için yolunuz Antalya’ya düştüğünde, lütfen beş yıldızlı ultra lüks otelinizden dışarı çıkın ve bir akşam yemeğinizi gidip Zaruri’de yiyin. Sohbetin samimiyetinden, mezelerin lezzetinden insan ehli keyif oluyor: Zarureten!
Bay Afiyet
23/10/2011
Not: Genelde meyhaneleri Bayan Bal Şeker yazar. Ama bu sefer bana niyet, bana afiyet oldu. Eee, Antalya benim!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder